nezahat fun club


dün akşam eve geldiğimde annem boynunu büküp kabahat işlemiş çocuk edasıyla mutfağa kaçtı.

yanına gittim. bi tabak aldım,yaptığı bamyadan koydum ve yemeye başladım. yüzüme hala aynı ifadeyle bakıyodu. "hadi sor" der gibiydi. sabırsızlanmıştı. bi süre onu öyle beklettikten sonra "anne,hadi anlat" dedim.

"ben çok kötü bişey yaptım" dedi.

ne olur ne olmaz diye çatalı kaşığı masaya bıraktım. suyumdan bi yudum aldım ve dinlemeye koyuldum.

"canım tatlı istemişti. akşam çayla yerim diye tatlı sinyallerimi geri çevirdim. dolayısıyla "IQ" seviyem düştü. aptal gibi oldum. kapı çaldı. gelen genç,temiz yüzlü bi çocuktu. öğrenciyim dedi. harçlığımı çıkarmak için kapı kapı dolaşıp şu elimde görmüş olduğunuz ürünleri satıyorum dedi. IQ seviyem düşük olduğundan dolayı algılayamadım. ürünlere baktım. lazer epilasyon aleti satıyordu. artık lazer epilasyon merkezlerine para dökmenize gerek kalmadı. işte bu aletle evinizde lazer teknolojisini kullanarak istenmeyen tüylerden kurtulabilirsiniz dedi. üstelik saç düzleştirici hediyeli dedi. hummm dedim. ver bakalım dedim. 60 milyon istedi. üstelik param da yoktu. çocuğu iki dakka bekletip gidip karşıdaki bankamatikten çektim getirdim. tüm bunlar olurken mantığım içerlerde bi  yerde olup biteni izliyordu. ama müdahale etmiyordu....çocuk parayı alıp gidince oturdum yaptığım aşureden yedim bi kase. o bitti, yavaş yavaş ne yaptığımı anlamaya başladım. bu sefer naciye hanımın getirdiği aşureyi de yedim. artık ne yaptığımı iyice anlamıştım... ben bunu nasıl yaptım deniz? nasıl..."

annem bir hafta önce apartmanda yönetici olmak için adaylığını koymaya karar verdi. yönetici seçilirse yapacağı ilk şeyin içeri giren seyyar satıcıları engellemek olduğunu söylemişti. aynı annem, dün , kapıya gelen bir seyyar satıcıdan (hatta satıcı demeyelim dolandırıcı) aslında olmayan bir teknoloji ürünü aldı. evde kullanılan lazer epilasyon aleti...

tüm bu düşünceler bir iki saniyede film şeridi gibi aklımdan geçerken annem bi sigara yaktı. hala aynı ifadeyle bakıyordu."anne sana inanamıyorum" dedim. "60 milyona kaç tane sigara alırdık" dedim. "sorma " dedi.. "üüü üüü " diye sesler çıkarmaya başladı. "nerde o aldıkların?" dedim. "odanda yatağın üstüne koydum" dedi.

yılların bankacısı, uyanık ve de makul derecede cimri annem, kapıya gelen bir dolandırıcı tarafından aslında gerçekte olmayan bir teknoloji ürünüyle kandırılarak dolandırılmış,üstüne matikten para çekip dolandırıcıya sunmuştu. bununla da yetinmemiş, aldığı ürünleri bir daha görmemek için odama atmıştı. inanamıyordum. bamyalar boğazımda kalmıştı. "anne lütfen o şeyleri odamdan al" dedim. "oraya giremem deniz" dedi...

gittim. yatağımın üzerinde hunharca yatan şeylere baktım. biri traş makinesi sesi çıkartan üzerinde tuşları olan garip bi aletti. tuşlara bastım. basılmıyordu. tuşlar sadece dekordu. bu teknoloji harikası, bildiğin oyuncaktı. saç düzleştirici ise boylu boyunca uzanmış masum gibi yatıyordu. onu da inceledim. bu kadar kabzımal bi saç şekillendiricisi olamazdı...

mutfağa geri döndüm. siyah bir poşet aldım. yatağımın üstündeki cesetleri torbaya koyup ağzını sıkıca kapattım. annemin yanına döndüm. "atıyım mı bunları?" dedim. "bana sorma bana sorma...bana gösterme üü üüüüü" dedi. üzerine oturup ayakkabı giydiğimiz pufun içine koydum poşeti.


dünden beri orda duruyorlar. dünden beri kimse pufa oturmuyor... annem "60" sayısını duydunca "üüü" lemeye başlıyor...

0 yorum: